Milattan önce 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi’nde bu yıl yapılan çalışmalarda ortaya çıkan seramik buluntular, iç kale kısmında yerleşimin M.Ö. 2500’lere dayandığına işaret ediyor.
Elazığ’ın eski yerleşim yeri olan Harput Mahallesi’ndeki Harput Kalesi’nde 5 yıl aradan sonra Elazığ Valisi Ömer Faruk Koçak’ın çabaları ile İl Özel İdaresi ve Elazığ Harput Kültür eğitim Sanat, Tarih, Turizm ve Araştırma Vakfı’nın maddi, Fırat Üniversitesi’nin teknik desteği sonrası 3 ayrı noktada kazı çalışmaları başlamıştı. Elazığ Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi Müdürlüğü sorumluluğunda, Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Aytaç’ın Bilimsel Kazı Başkanlığı’nda 15 bilim uzmanı ve 30 işçiden oluşan ekip, Sarayönü, Belek Burcu Kuzey ve Doğu bölgesi olmak üzere 3 farklı noktada başlayan kazı çalışmalarını tamamladı. Kazılarda ortaya çıkan külttür varlıkları Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi atölyesinde kazı ekibi tarafından incelenmeye alındı. Uzman ekip kültür varlıklarının bir taraftan temizliğini, bir taraftan da restorasyon çalışmasını yapıyor.
KALEDE MADEN ATÖLYELERİ ÇIKTI
2014 Harput İç Kale kazılarını bitirdiklerini belirten Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Aytaç, "Kazı çalışmalarımızı bitirdik. Kazıdan çıkardığımız malzemelerinin temizlik ve restorasyon çalışmalarına başladık. 2014 yılında yaklaşık 900 metre karelik bir alanda kazı gerçekleşti. 3 farklı noktada yapılan kazı çalışmasında 1 metre ile 4 metre arasında dolgu toprak çıkarıldı. Özellikle kalenin önündeki Artuklu Sarayı’nın önündeki 300 metre karelik alanda Bizans, Selçuklu beylikler ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda taşınabilir kültür varlığı elde edildi. Mimarı katmanları çoğu Selçuklu sonra Osmanlı dönemine aitti. Buralardaki çalışmaların mevcut planları çıkarıldı. Seneye de kazı yaptığımız yerin batısına saraya doğru açmaları gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Diğer açmalardan özellikle kalenin girişinden belek burcu kuzeyinde yaklaşık 400 metrelik alan kazısı yapıldı. Burada doğal zemine surun dibine ulaşıldı. Batıya doğru yamacında zemine ulaşmak için az bir kısım kaldı. Buradaki çalışmalarda da maden eritme atölyeleri, özellikle ok uçları çok sayıda tespit edildi. Kalede maden atölyelerinin olduğunu öğrenmiş olduk. Aynı yerin belek burcu içerisinde kubbeli bir mekanımız var. Orada yaklaşık 2,5 metre dolgu bulunuyor. Bu dolguda 4 yaşam katmanı tespit ettik. Özellikle mimaride ki bazı parçalar buranın önemli bir mekan olduğunu düşündürüyor. 4 katlı olduğunu bildiğimiz burcun biz şu anda 2. katındayız. Diğer alt katları da 2015 yılı kazılarında ortaya çıkartacağız" dedi.
"TARİH SIRALAMASI VE YAŞANMIŞLIĞI BELİRLEYECEĞİZ"
Üçüncü açmanın Belek Burcu’nun doğusundaki mekan olduğunu ifade eden Doç. Dr. İsmail Aytaç, "Burada 2,5 metrelik akıntı olarak gelen dolgu temizlendi, taş zemine ulaşıldı. Bu çalıştığımız alanlarda özellikle çok sayıda bakır sikkeye rastladık. Bunların bir kısmını temizledik, okunabilirler var. Bunlar özellikle Bizans, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerine ait sikkeler olduğunu biliyoruz. Bahsettiğimiz mekanın üzerini branda ile diğerlerini de geçici çatı ile kapattık. Seneye bu alanlarda küçük sondajlar yapacağız. İhtiyaç olan yerleri yeniden kazacağız. Kazı yaptığımız alanları genişleterek mimari restorasyon planlarını hazırlamış olacağız. Özellikle surlar dışındaki çıkardığımız mekanları biz kazı ekibi olarak çalışmasını yapmak istiyoruz. Daha önce de ok uçları bulunduğun ancak bu yıl maden cürufunun bulunması özellikle belek burcu üzerinde Maden atölyelerinin bulunduğunu da gösteriyor. Bu Selçuklu dönemini gösteriyor ama bazı buluntular Urartu dönemine kadar gidebiliyor. Çıkan seramik, mutfak eşyalarının kimyasal analizlerini de yapacağız. Bulunan sikkelerin bir kısmını biz temizledik ama bir kısmı için laboratuvar desteği alacağız. Böylece tarih sıralaması ve yaşanmışlığı belirlemiş olacağız" diye konuştu.
"İÇ KALE’NİN TARİHİ M.Ö. 2500’LERE DAYANABİLİR"
Seramiklerin sırlı ve sırsız olarak ikiye ayrıldığını dile getiren Doç. Dr. Aytaç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sırsız seramiklerde küpler ve diğer su testileri yoğunlukta. Sırlılar da ise peynir ve tuval küpleri çok sayıda çıktı. Özellikle aslan figürlü tasvirlerin olduğu Selçuklu dönemine ait örneklere rastladık. Çok sayıda pipo çıktı. Bu kadar çok olması burada seramik üretim merkezinin olabileceği fikrini bize verdi. Şimdiye kadar seramik üretim fırınlarına rastlamadık. Harput’un şanslılığı İç Kale’de yerleşim sürekli iç içe gelmiş. Malzemeler karışmış. En üste bir Bizans sikkesi, 1 metre toprak altında Osmanlı sikkesine rastlayabiliyoruz. Ne olursa olsun bütün bu buluntular bize yaşanmışlığın kronolojisini veriyor. Bu senenin en önemli buluntusu kalenin güney yamacında orta tunç çağına yani milattan önce 2500’lere ait bir kaç seramik parçası bulmuş olmamız. Bunların analizlerini yapınca kesin tarih vereceğiz ama eğer bahsettiğimiz örnekler eldeki ipuçlarını ispatlarsa kalenin yerleşimini milattan önce 2500’lerde başladığı öğreneceğiz. Bu da Milattan Önce 1000’lere inen kalenin iç yerleşimin M.Ö. 2500’ler de yerleşim olduğunu gösterecek. O açıdan orta tunç dönemine ait seramik parçaları bulduğumuz alanda da 2015 kazı döneminde çalışma yapmayı planlıyoruz."
Kazı Başkanı Aytaç, 5 yıl aradan sonra 2014 yılında başlayan kazı çalışmalarına 2015 yılında daha erken başlanmasının planlandığı sözlerine ekledi.