İstanbul Esenyurt Üniversitesi ve Esenyurt Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen “Kanserde Erken Tanı” konulu konferans 14 Nisan’da Özel Esencan Hastanesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti.
Nisan ayının ilk haftası olarak kabul edilen Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen konferansın konuşmacısı olan İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş, D vitamininin meme kanserini önlediğini söyledi. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş, günümüzde dünyada her 8 kadından birinin meme kanserine yakalandığına ve özellikle 2020 yılına gelindiğinde 20 milyon yeni kanser vakasının ekleneceğine dikkat çekti. Meme kanserinin önlenmesi konusunda D vitamininin etkilerine değinen Güneş, vücuttaki D vitamininin yüzde 90’dan fazlasının çok basit güneşlenme ile güneşten aldığımız ışınlarla giderilebileceğini söyledi.
Güneşlenme saatlerinde önemli uyarılarda bulunan Güneş, “Güneş ışınları çokta masum değil. Radyoaktif ışınlar içeriyor. Bu da cilt kanserine yol açıyor. Bu nedenle özellikle gün içerisinde saat sabah 11 ile öğleden sonra 4 arası kesinlikle güneş ışınlarına maruz kalınmaması gerekiyor. Çünkü bu süreçte güneş ışınları dik olarak gelmekte tenimize ve istenmeyen radyoaktif ışınları çok zararlı etkilere sebep olmaktadır. Ancak D vitamini eksikliğini gidermek için sabah saatlerinde veya öğleden sonra saat 4’ten sonra yaklaşık 25 dakika özellikle sırt ve kollar güneşte kalacak şekilde güneşlenirsek bu bizim vücudumuzun yüzde 95 oranında D vitamini eksikliğini kapatacaktır. Özellikle son yıllarda kadınlarda görülen meme kanserindeki D vitamini eksikliğini büyük ölçüde giderecektir” dedi.
Yeni çıkan tarama metotları sayesinde kanserden korunma, kurtulma ve erken tanı ile tedavi olma şansının yüzde 90’lara varan bir artış gösterdiğini dile getiren Güneş, sözlerine şöyle devam etti: “Bir takım bulgular bizi alarm durumuna geçirmeli. Bu bulgular her kanser türü için farklılıklar gösterse de birkaç önemli ayrıntı var. Örneğin meme kanseri, memede ve koltuk altında ele gelen kitle, meme başında kanlı akıntının olması, memede şekil bozukluğu ve meme başının içeri göçmüş olması alarm verici bulgulardır. Erkeklerdeki kalın bağırsak kanseri için ise makattan gelen kanama her zaman hekime başvurma sebebidir. Dünyada artık kalın bağırsak kanserinin erken tanısı için kolonoskopi bir tarama yöntemi haline gelmiştir. Bu nedenle makattan gelen her kanama için yaşın özelliklerine göre kolonoskopi tam ya da yarım şekliyle muhakkak tarama yöntemi olarak yapılması gerekmektedir. Böylece kalın bağırsak kanserinin erken tanısıyla tedavi şansı oldukça yükselmektedir. Yine erkeklerde çok sık görülen prostat kanseri için 40 yaşından sonra yapılacak bir rektal muayene ve kanda yapılacak PSA kan tahlili ile bağırsak kanseri de önlenebilir hale gelmiştir. Aynı şekilde meme kanseri için 40 yaşından sonra yapılan bir mamografi tarama yöntemi de erken tanıda çok önemli rol oynamaktadır. Bunun dışında akciğer kanseri yine erkeklerde ve sigara içenlerde çok fazla görülmekte. 30 yaşından sonra düşük dozla çekilen bir akciğer tomografisi akciğer kanseri için erken tanıda bize yol göstermektedir. Rahim ağzı kanseri bütün dünyada artış göstermektedir. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de Human Papilloma Virüs (HPV) olduğu bilinmektedir. Buna karşı bir aşı geliştirildi. Bu aşının bazıları kansere karşı yüzde 100 koruyuculuğu var. 21 yaşından itibaren tüm kadınların bu aşıyı yaptırması da rahim ağzı kanserine karşı büyük oranda koruyucu olmaktadır” dedi.