CHP Parti Meclisi Üyesi Prof Dr Gaye Usluer, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, CHP Kuzey Bavyera Birliği Kadınlar Kolunun davetlisi olarak Almanya’nın Nurnberg şehrine gitti.
İki gün süren ziyareti sırasında CHP Kuzey Avrupa Birliği Örgütü ile toplantı yapan Usluer, Nurnberg Türk Konsolosu Asip Kaya’ya ve Nurnberg Engelliler Derneği Federasyonu da ziyaretler gerçekleştirdi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen aktivitede "Kadına Şiddet ve İç Güvenlik Paketi" hakkında konuşan Usluer, toplantıya katılan gurbetçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlayıp, günün anlam ve önemine kısaca değindi. Usluer, "Türkiye kadına şiddet konusunda yapılan araştırmalarda notu en kötü ülkeler arasında. Türkiye’de her 4 saatte 1 kadın tecavüz ya da şiddete uğruyor. İnsan Hakları Derneği’nin 2014 verilerine göre Türkiye’de 776 kadın toplumsal alanda şiddet, taciz ve tecavüze uğradı. 294 kadın şiddete uğrayarak hayatını kaybetti. Öldürülen kadınlarımızın katili yüzde 46’sında eşi, yüzde 10’unda ise sevgilisiydi. Daha vahim olan öldürülen her 100 kadından 9’u öldürüleceğinden emindi. Koruma talebinde bulunmuştu bu nedenle. Bir kısmı koruma altındayken öldürüldü.
Tüm bu rakamlar Türkiye’de kadına şiddetin boyutlarının ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Buna karşın AKP hükümeti sorunun karşısında aciz, çoğu zamanda duyarsızlık içinde. Sorunun çözülememesinin nedeni kadını ve erkeği eşit görmeyen, kadını 2. Sınıf vatandaş olarak gören, eğitimden istihdama her alanda yaptıkları düzenlemelerle kadını eve kapatmaya çalışan gerici zihniyet, gerici beyinlerdir" dedi.
’İÇ GÜVENLİK PAKETİ’
Konuşmasının 2. bölümünde ’iç güvenlik paketi’ hakkında konuşan Usluer, "Bu paketin gerekçesi olarak iç güvenlik tehdidi gösteriliyor. Bu nedenle vali ve kaymakamlar üstün yetkilerle donatılarak, polis ve jandarmaya yetki verilerek Cumhuriyet Savcıları aradan çıkartılarak gözaltı ve tutuklama yetkileriyle donatılmaya çalışılıyor. Türk Ceza Kanununda zaten silah olarak tanımlanmış olan molotof kokteyli, taş sapan kullananlara karşı polise ateşli silah kullanma yetkisi vermeye, bu nedenle ölümler olduğunda ise polisin yargılanmasının önünü kesmeye çalışan bir paket. Toplantı ve ifade özgürlüğü kıskaç altına alınmaya daha doğrusu sonlandırılmaya, yargının yetkileri elinden alınmaya çalışılıyor. Esas hedef Başkanlık sistemine ulaşmaya çalışırken ’dikensiz gül bahçesi’ ile bir anlamda kendi güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmak. Toplumun konuşan, düşünen tüm kesimlerini susturmak, korkutmak ve sindirmek. AKP iktidarları 2002’den beri ’askeri vesayete son vereceğiz’ söylemleri ve eylemleriyle Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırırken yapılmak istenen ’yürütmeye bağlı polis vesayetinin’ oluşturulmak istenmesidir. Demokratik muhalefet hakkına darbedir, demokrasinin rafa kaldırılmak istenmesidir. Ne yazık ki TBMM’de demokrasi sadece parmak sayısıyla işletildiğinden, meclisteki muhalif partilerin yasaya karşı konuşmaları engellenmekte, muhalefet milletvekillerine şiddet uygulanmaktadır. AKP TBMM’de iç huzur ve iç güvenliğin bozulmasına neden olmuştur" dedi.