İstanbul, 7 Nisan () - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu, Türkiye'yi geçen 31 Mart günü saatlerce enerjisiz bırakan genel elektrik kesintisinin, iletim sistemi çalışanlarına maliyet düşürmek için yapılan "kısıt talimatları"ndan kaynaklandığını ileri sürdü.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın istifa ittiğine ilişkin açıklamasını değerlendiren EMO, TEİAŞ'ın işletim hatasından önce politik bir hataya işaret ettiğine dikkat çekilerek, "Yıldır, kendisinden habersiz risk alınarak büyük barajların olduğu Doğu Bölgesi'ne yüklenildiğini, burada sorun oluştuğunda da Batı'daki doğalgaz santrallarının fiyatlar düşük olduğu için üretim yapmadıklarını aktardı. Bu açıklama, teknik olarak açıklanamayacak enerji yönetim sorunlarına işaret ediyor" denildi ve şu değerlendirme yapıldı:

"iletim sistemi çalışanları 'kısıt talimatları' ile 'sistem güvenliği' arasında sıkıştırıldı"

"Kamu ya da özel mülkiyet ayrımı olmaksızın düşük maliyetli üretim yapan HES`lerden alım yapılarak enerji maliyetlerinin düşürülmeye çalışılması elbette kamu açısından yararlı olmakla birlikte, bunun işletim dengesini riske atacak şekilde yapıldığı itiraf edilmektedir. Böylesi bir riski, ne sistem işletmecisi TEİAŞ, ne de TEİAŞ`ta çalışan personel kendi inisiyatifiyle almaz. Ancak siyasi iradenin seçimler öncesinde yoğun bir baskısı söz konusu olabilir. Nitekim, TEİAŞ`ın iletim sistemi yetersizliğinden dolayı verilen 'kısıt talimatı' ile devreye giren santrallara fazla ödeme yapılması nedeniyle personele baskı yapıldığı ortaya çıkmıştır. İletim sistemi yetersizliğinden dolayı 2013 yılında 1.2 milyar lira, 2014 yılında da 1.3 milyar liralık kısıt talimatı verilmiştir. Yani iletim sistemi çalışanları 'kısıt talimatları' ile 'sistem güvenliği' arasında sıkıştırıldı. Yine TEİAŞ Genel Müdürü ve Bakan`ın açıklamaları; Türkiye`nin kurulu güç dengesini, özellikle 2002`den sonra EPDK tarafından verilen lisanslarla birlikte masaya yatırmayı gerektiriyor."

EMO değerlendirmesinde, elektrik piyasasında kamunun ve özel sektörün yerine ilişkin şu bilgilere yer verildi:

- 2002 yılından itibaren kamunun yatırımlardan çekilmesi ve son olarak yapılan büyük termik santral özelleştirmelerinin ardından 2014 sonunda 21 bin 879 MW ile kamunun Türkiye`deki toplam kurulu güçteki payı 2003 yılındaki yüzde 62`lik düzeyinden yüzde 31.5`e geriledi. Piyasa yapısı içinde sesi kısılan kamunun, fiyatları dengelemek ya da dengesizlikleri önlemek için müdahale olanağı kalmadı.

- Kurulu güç içinde HES'lerin payında 2003 yılından itibaren önemli bir değişiklik olmazken, toplam HES'ler içinde kamunun payı yaklaşık yüzde 90'dan, 2014 yılında yüzde 55'e düştü. Yani kamunun ucuz hidrolik üretimiyle de piyasayı dengeleme şansı da kalmadı.

- TEİAŞ tarafından yayımlanan Kapasite Projeksiyonu, geçen yılsonu itibarıyla kurulu güç yedeğinin yüzde 75'ler civarında oluştuğunu gösteriyor. Yani ülkenin kurulu güç yedeği vardır. Ancak bu üretim yedeği anlamına gelmediği gibi, bu yedeğin özel santral ağırlığı nedeniyle istenildiğinde devreye sokulmasında güçlükler yaşanmayacağının garantisi de yok.

- TEİAŞ, sistemde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artmasıyla yedek kapasite tutulmasına ilişkin kaygısını "Rüzgar ve güneş ile yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim tesisi kapasitesi yapılmasına onay verilirken, bunun yanında onay verilen kapasitenin yaklaşık yüzde 50'sine kadar yedek konvansiyonel kapasitenin kurulması için gerekli önlemler alınmalıdır" diyerek yansıttı.

Yıldız'a "istifa" çağrısını yineleyen EMO, "Gelinen aşmada derhal teknik bir komisyon kurulmalı, EMO'nun da dahil olduğu bağımsız bir yapıya sistemin verileri açılarak, olayın sorumlularının ortaya çıkarılması gerekiyor" diye önerdi.