LİSİNİA Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, kurumaya yüz tutan Burdur ve Salda göllerini kurtarmak için iki göl arasındaki alanda su tüketmeyen ve ekonomik değeri yüksek olan lavantaların hasadına başlandığını söyledi.
Burdur'da 'antikanser proje' olarak yaklaşık 11 yıl önce kurulan, Türkiye'de yaban hayvanlarının rehabilitasyonun yapıldığı en büyük merkeze de sahip Lisinia Doğa Yaşam Alanı'nın kurucusu veteriner hekim Öztürk Sarıca, Burdur Gölü'nün kurumasını engellemek ve bölgedeki su kaynaklarının korunması amacıyla az su tüketen, ekonomik geliri yüksek bitkilerin üretimini yaygınlaştırıyor. 'Organik Köy' olarak da bilinen alanda 260 dekarda yaklaşık 1 ay önce hasadı tamamlanan gülün ardından lavantalar da çiçek açtı ve hasadına başlandı.
Burdur Gölü ve etrafındaki su kaynaklarının korunmasına yönelik başlattığı tıbbi ve aromatik bitki üretimini, maden ocaklarının bölgedeki doğal alanlara verdiği tahribata karşı da kullanan Sarıca, projesini genişleterek Salda Gölü için de harekete geçti. Öztürk Sarıca Türkiye'nin en derin, dünyanın en temiz göllerinden olan Salda Gölü'nü besleyen tek kaynak suyu Düden Çayı üzerinde DSİ'nin hazırladığı baraj projesinin, gölün kurumasına neden olacağını söyledi.
GÖL KURUMU TEHLİKESİ ALTINDA
Birçok sahili Hawai sahillerini andıran ve tektonik bir göl olan Salda'nın da son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle kurumaya başladığını belirten Sarıca, Hem Burdur hem de Salda Gölü'nün etrafından çok su tüketen bitki üretimleri ve kaçak sondajların da büyük tehlike oluşturduğunu kaydetti. Her iki gölün de ancak bölgede gül, lavanta, kekik, adaçayı gibi az su tüketen veya hiç su tüketmeyen ve ekonomik değeri yüksek tıbbi ve aromatik bitkiler üretilerek kurumaktan kurtarılabileceğini anlatan Öztürk Sarıca, bu konuda ilk adımı Burdur Gölü kenarında 260 dekarda organik gül ve lavanta üretimiyle attığını söyledi.
Yaklaşık 1 ay önce gül hasadının tamamlandığını, lavantaların ise çiçek açtığı ve hasadına kısa sürede başlanacağını dile getiren Sarıca, doğduğu ve büyüdüğü, ünlü yazar Fakir Baykurt'un köyünde krom madeni ocağını madencilerden önce kiralayıp 670 dekarda 400 dekarı lavanta, 200 dekarı kekik ve 70 dekarı adaçayı dikimini de tamamladığını kaydetti.
Yeşilova'ya bağlı Akçaköy'de 'Lavanta Deresi' adı altındaki projesini alanın iki göl arasında olması nedeniyle Burdur Gölü ve Salda Gölü'ne doğru genişletmeyi hedeflediğini belirten Sarıca, lavanta, gül, kekik gibi bitkilerin üretimi için bu iki göl arasındaki tüm üreticileri bilinçlendirmek ve bu tür üretimlere teşvik için çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
GÖLLER VE DOĞA BÜYÜK TEHLİKEDE
Göller yöresinin son yıllarda mermer ve krom ocaklarının çokça açıldığı bir yere dönüştüğünü belirten Sarıca, Salda Gölü'ne yakın bölgelerin krom madeni açısından zengin olduğu ve bu alanlarda daha çok krom ocakları açıldığını söyledi. Ülkenin dış satıma ve bu madenlerin işlenmesine ihtiyacı olduğunu, ancak bizdeki yöntemlerin doğayı çok hızlı yok ettiğini belirten Sarıca, şöyle konuştu:
"Biz alternatif üretimlerle, bu alanlarda dış satımı yüksek lavanta ve kekik üretimine başladık. Dünya kekik üretiminin önemli bölümü Türkiye'de. Lavanta ise parasal değeri çok yüksek bir bitki. Bu bitkilerin önemli bir özelliği de yetiştiriciliğinde ayrıca su kaynakları kullanılmıyor. Burdur Gölü hızla kuruyor. Son yıllarda Salda Gölü'nün de suyu azalmaya başladı. Bu da yetmiyormuş gibi Salda Gölü'nü besleyen dere üzerine göletler kurulmaya çalışılıyor. Dolayısıyla Salda Gölü'nün önümüzdeki yıllarda susuz kalacağının işareti. Burdur Gölü'nden Salda Gölü'ne kadar olan alanda lavanta, kekik gibi bitkilerin yetiştiriciliğini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Böylelikle göllerin su kaynakları korunacaktır. Salda Gölü'nün stratejik açıdan önemi çok büyük. Salda Gölü ileride Burdur'un tek su kaynağı olacak durumda."
YURTDIŞINDAN GÖNÜLLÜLER ÇALIŞIYOR
Doğa eğitimi de verilen Lisina'da son 6 yılda 5 binin üzerinde yabancı ve Türkiye'den de çok sayıda gönüllü bir hafta, bir ay gibi çeşitli sürelerde doğa eğitimleri alıyor. Dünyanın birçok ülkesinden gelen gönüllüler, Lisinia'daki gül, lavanta ve diğer tarımsal üretimlerde gönüllü çalışıyor. Gönüllüler, köylüler gibi sabah erkenden kalkıp tarlaya çapaya gidiyor, ürünlerin hasadında ve işlenmesi gibi tüm aşamalarında görev alıyor.

FOTOĞRAFLI