Dünya’nın en iyi ilk 500 üniversitesi listesinde yer alan Japonya Nagasaki Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta, Türk Eğitim Sistemi konuşuldu.
Japonya Nagasaki Üniversitesi’nde akademisyenler ile doktora ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik Türk Yükseköğretim Eğitim Sistemi konulu bir konferans düzenlendi. Konferansın konuşmacısı İstanbul Gelişim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli, Japon akademisyen, doktora ve yüksek lisans öğrencilerine verdiği konferansta Türk Yükseköğretim Eğitim Sisteminin dünü, bugünü ve yarınını çok yönlü olarak anlattı. Japon basınının büyük ilgi gösterdiği konferansta konuşan Abdülkadir Gayretli, “Dünya küreselleşme ve teknoloji bağlamında çok büyük değişim yaşamıştır. En büyük rekabetler, 1960 itibari ile üretimde, 1970’lerde maliyette, 1980’lerde kalitede, 1990’larda hız ve 2000’li yıllardan itibaren ise bilgi teknolojisinde yaşanmıştır” dedi.
Dünya da yükseköğretimin uğradığı değişim sürecine de değinen Gayretli, şöyle konuştu: “Yükseköğretim değişime 1986’da Magna Carta fikriyle başladı. Sonra Bologna süreci ile devam etti. Türk Yükseköğretim sistemi 2001 yılında Bologna sürecine dahil olarak dünya okullarıyla entegre olmaya başlamış ve 2011’den itibaren bütün üniversitelerde mecburi hale geldi. Yükseköğretimi de değişime zorlayan faktörler oldu. Demokratikleşme, küreselleşme ve bilgi ekonomisinin yükselişi ile dünyada gelişen bilişim teknolojisi, nanoteknoloji, genetik teknoloji, biyoteknoloji, enerji ve çevre teknolojileri, tasarım ve beyin simülasyon teknolojilerindeki büyük değişim sayesinde ekonomi, sanayi ve bilgi transferleri hızlanmıştır. Bu değişimi 1933’te bir devlet üniversitesi varken 2001’de 76, 2007’de 115, 2011’de 168, 2014’te ise 180 devlet ve vakıf üniversitesi olmasından da görebiliriz.”
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof.Dr. Yekta Saraç’ın göreve gelmesiyle eğitim sisteminin yeni bir boyut kazandığını söyleyen Gayretli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüksek Öğretim Kurumu, hükümet politikası olarak Ar-Ge, bilim ve teknoloji gelişimini sağlamak için yurt dışına yüksek lisans ve doktora öğrencisi gönderiyor. Nitelikli ve kaliteli bir eğitim anlayışı içerisine girerek, devlet ve vakıf üniversitelerimizin eğitim standartlarının artması, vasıflı lisans öğrencisi yetiştirerek öğrencilerin işsizler grubuna girmeden üretken, idealist bir neslin ortaya çıkması hedefleniyor. Yüksek lisans ve doktora yapmayı teşvik ederek bilimsel araştırmaların önü açılıyor. YÖK, dünya üniversiteleriyle Türkiye’deki üniversitelerin entegre olmaları için diploma denkliklerini kolaylaştırmış, yurt dışından gelen öğrencilere üniversiteye sınavsız giriş imkânı sağlayarak Türk üniversitelerinin dünya üniversiteleri arasında olmaya başladığını görmekteyiz.”