Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ortadoğu oturumuna İsrail temsilcilerinin koyulması sonrası Münih Konferansı’na katılmama kararı aldıklarını açıkladı.
Avrupa Başkonsolosları toplantısının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Çavuşoğlu, Münih ziyaretinin iptaliyle ilgili soru üzerine, “Başbakanımızın Münih programı hiçbir zaman planlanmamıştı. Davet gelmişti ama Başbakanımız biliyorsunuz seçim öncesi kongreler var ve Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlarda yoğun bir gündemi var. Türkiye’nin başbakanı olarak Türkiye’yi ilgilendiren her konuyla ilgilenmek durumunda. Programının yoğunluğu nedeniyle katılamayacağını bildirdi. Ben Münih Konferansı’na katılacaktım. Fakat Ortadoğu oturumunda İsrail temsilcileri koydukları için sonradan biz bu toplantıya katılmama kararı aldık." Almanya’yla ilişkilerin sadece Münih konferansıyla sınırlı olmadığını anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "Münih Konferansı esasen Almanya’yla ikili ilişkilerimizi ilgilendiren bir şey değil uluslararası bir konferanstır. O nedenle bu Almanya’ya yönelik bir tavır değildir. Sayın Başbakanımızın katılması ya da katılmaması bu tamamen uluslararası bir konferansa katılıp katılmama kararıdır. Ama diğer taraftan Almanya’yla ilişkilerimiz gerçekten her düzeyde iyidir. Sorunlar var mı? Var. AB üyeliği konusunda farklı düşünüyor muyuz? Farklı düşünüyoruz." Ekonomik ilişkilere bakıldığı zaman Almanya’nın bizim en büyük ticaret ortağımız olduğunun görüleceğini anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birçok alanda Almanya’yla ilişkilerimiz iyidir. Ama daha da ileri gitmesi gerekiyor. Var olan sorunları karşılıklı anlayış içerisinde gidermemiz gerekiyor. Bizim Almanya’yla ilişkilerimiz Münih Konferansı’yla sınırlı değildir.”
Avrupa’daki seçim bölgeleri konusunda henüz bir çalışma olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi: “Seçim bölgesiyle ilgili bir çalışma yok şu an. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız değişik kıtalarda yaşıyor. Tamamını bir kıta içine almak doğru mudur doğru değil midir. Tabi bunlar değişik görüşler. Talepler de olabilir ama şu anda bu seçim için çok geç. Seçimle ilgili alacağınız kararlar seçimden en az 1 yıl önce olmalı. Yurt dışında olan vatandaşlarımız oy kullanacaklar. Siyasi partiler de aday gösterirken pota gibi bir şey yok ama aday gösterirken bunu dikkate alacaklardır. Önce yurt dışında yaşamış ama Türkiye’den aday olmuş arkadaşlarımız var şu an hala mecliste. Önceki yıllarda da olmuştu. 2002-2007 tarihinde CHP milletvekiliydi. 34 sene Almanya’da yaşamış burada Avrupa Alevi Federasyonu Başkanlığı yapmış. Dolayısıyla siyasi partiler de uygun adaylar gördüğü sürece yahut buradan ilgi olduğu sürece bunları değerlendireceklerdir kendi kriterleri çerçevesinde.”
PEGİDA ve İslamofobia üzerine de konuşan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “PEGİDA’nın faaliyetleri devam ediyor. PEGİDA karşıtı olan insanların da bir çabası var. Aslında Almanya’da yanlış algılamalar var. Almanya’da sanki Almanya’nın büyük bir nüfusu göçmenmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ya da Almanya’da belli bir grubun faaliyetlerini tüm Almanya’da yaşayan insanların faaliyetleri gibi ya da herkes ırkçı, herkes İslam karşıtı gibi değerlendiriyorlar. Bu doğru değil. Sayısından fazla PEGİDA’ya karşı olanlar da seslerini yükseltmeye başladı. Bu önemli. Almanya yönetiminin bu konudaki sağlam duruşu çok önemli. Merkel de çok net açıklamalar yaptı. Tabi bunları söylememiz Almanya’daki ırkçılığı görmezden gelmemiz anlamına gelmesin. Bu da ciddi bir boyuttadır. Vatandaşlarımız hedef alınıyor. NSU davasını takip ediyoruz. 9 vatandaşımız hayatını kaybetti. Camilere yapılan saldırılar var. Biz bu konularda düşüncelerimizi yetkililere her düzeyde iletiyoruz.”
“TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLERDE SÖZ SAHİBİ OLMALARI GEREKTİĞİNİ HATIRLATMAMIZ LAZIM”
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, açıklamasında, “Başbakanımız kısa bir süre önce Almanya’daydı ve sayın Merkel’le görüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız yine her platformda iletti. Büyükelçimiz de iletiyor. Aslında burada şunu unutmamamız gerekiyor. Bu yaşadığımız olumsuz ortam ya da artan ırkçılık sadece Türkleri ve Müslümanları hedef almıyor. Avrupa halklarını da hedef alıyor ve Avrupa’nın ortak değerlerini de hedef alıyor. O nedenle mücadeleyi de hep birlikte yapmamız gerekiyor. Bugün Avrupa’yı tehdit eden 2 unsur var. Dünyayı ve Avrupa’yı. Bir tanesi terör, terör örgütleri giderek güçleniyor. Hatta yabancı savaşçıları çekiyor. Diğeri de artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük, İslam karşıtlığı gibi akımlardır ve ikisi de birbirini tetikliyor ve birbirini besliyor. Dolayısıyla bunlarla mücadelede hep birlikte hareket etmemiz lazım. Her zamankinden daha fazla kararlı sağlam durmamız lazım. Bu konularda ciddi eksiklik var. Her zaman söylüyoruz Avrupa’da artan ırkçı akımlara karşı merkez partilerinin her zamankinden daha fazla güçlü olması lazım. Ama bu konuda zemin kaymasını birçok ülkede görüyoruz” dedi.
Önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler ve gurbetçi vatandaşların seçime katılımıyla ilgili de açıklama yapan Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Katılımı artırmak için biz de gayreti artıracağız. Vatandaşlarımıza iyi bilgi vermemiz lazım. Vatandaşlarımıza sürekli hatırlatmamız lazım, duyurular yapmamız lazım. Arkadaşlarımıza bu sabah neler yapabileceğimizi değerlendirdik ben de kendi görüşlerimi belirttim. Başkonsolosluklarımızda etkili bir şekilde bu duyuruları yapmamız lazım. İletişim yolları ve teknolojileri gelişiyor. Bu iletişim ağlarını kullanmamız lazım. Önümüzdeki süreçte vatandaşlarımızın hangi günlerde oy kullanabileceğini hatırlatmamız lazım. Cumhurbaşkanı seçimlerinde 4 gün içinde vatandaşlarımız oy kullanabildiler. Önümüzdeki seçimlerde vatandaşlarımız daha uzun bir aralık içerisinde oy kullanabilecekler. Dolayısıyla vatandaşlarımıza hep seçim tarihini hem de bu sorumluluğunu çok iyi hatırlatmamız lazım. Türkiye’deki seçimlerde söz sahibi olmaları gerektiğini hatırlatmamız lazım. Bu konuda arkadaşlarımız özellikle bunun stratejisi üzerinde çalışıyor. 19 ülkeyle yüksek düzeyli stratejik işbirliği mekanizması oluşturduk. 19. ülke Gürcistan oldu. Almanya’yla birlikte 20 oluyor. Bu mekanizma gayet güzel bir şekilde işliyor. Ortak bakanlar kurulu toplantısı gibi gerçekleştiriyoruz. Birçok konuyu ele alıyoruz, anlaşmalar imzalanıyor. Bu anlaşmaların da uygulanıp uygulanmadığı yahut meclisten onaylanıp onaylanmadığını da iyi takip ediyoruz. Hangi aşamalarda eksiklik varsa bir sonraki toplantıda bunları gündeme getiriyoruz. Bir yıl Türkiye’de oluyor, bir yıl diğer ülkede. Bu sene birçok ülkeyle Rusya dahil Azerbaycan’la en son toplantıları gerçekleştirdik ve önümüzdeki sene Macaristan’a gideceğiz. Macaristan’dan önce Pakistan’a gidiyoruz. O iki ülkeyle de strateji toplantısını gerçekleştireceğiz. Başbakanımızın Berlin ziyareti sırasında böyle bir mekanizma oluşturma kararı sayın Merkel’le birlikte alındı. İlk toplantı 2016 yılında bir sene Almanya’da olacak, bir sene Türkiye’de. Biz bu mekanizmaya da önem veriyoruz. Bu toplantıların koordinasyonlarını Dışişleri Bakanları yürütüyor. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ile birlikte şimdiden çalışmalara başladık.”
“ALMANYA’YLA İLİŞKİLERİMİZDE GENEL ANLAMDA BİR SOĞUKLUK YOK”
Çavuşoğlu konuşmasında, Almanya Türkiye ilişkilerine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Almanya’yla ilişkilerimizde genel anlamda bir soğukluk yok. Bazı sorunlar oluyor saldırılar olduğu zaman bunu gündeme getiriyoruz. Dinleme olayı oldu. Biz kendi aramızda bunu konuştuk ve ciddi bir sorun yaratmadık. Bunu en üst düzeyde de konuştuk. Dolayısıyla bazı konularda görüş ayrılığımız olabilir ama Almanya’yla ilişkilerimizde bir soğukluk yok. Farklı konularda farklı görüşlerimiz olabilir buna da herkesin saygı duyması gerekiyor. Yabancı savaşçılar konusu sadece Almanya’yla ilgili de bir mesele değil, sadece Türkiye’yle ilgili de bir mesele değil. Bugün 80’den fazla ülkeden bizim bölgeye gelen yabancı savaşçılar var. Bunların hepsi Türkiye’den geçmiyor. Diğer komşu ülkeler üzerinden de geliyorlar. Türkiye üzerinden gidip gelen yabancı savaşçılar da oldu ama bu konuda etkili çalışabilmemiz için her türlü istihbarat birimleri dahil her türlü işbirliğini güçlendirmemiz lazım. Bilgi paylaşımı, istihbarat paylaşımı aynı şekilde sınırlarda alınacak tedbirler. O ülkelerde alınacak tedbirler. Sadece Türkiye’nin tedbir alması yetmiyor. Biz bugüne kadar 15 gün önceki rakamları söyleyeyim. 9 bin 915 kişiye Türkiye’ye giriş yasağı koymuşuz. Bunun 1800’ü İnterpol üzerinden gelen bilgi. 1065 kişiyi de yakalayıp sınır dışı ettik. Sınır dışı ettiğimiz kişilerin yarısı hakkında dışarıdan bilgi geldi, yarısı emniyet güçlerimizin şüphelenip yakalaması üzerine sınır dışı edildi. Fakat bu kişilerin esas itibariyle o ülkeden ayrılmadan tespiti yapılıp durdurulabilir mi? Türkiye’ye 40 milyona yakın turist geldi 2014’te. 40 milyon kişinin her birisine Suriye’ye katılabilir muamelesi yaparsak bu da olmaz. Fransa’daki terör saldırısından sonra Hayat isimli kadının da Türkiye’ye geldiğini biz daha onlara sormadan tespit ettik. Ama bu şahıs Türkiye’ye girerken bu şahsın arandığına dair ya da terörle bağlantısı olduğuna dair biz de bilgi yoktu. İspanya üzerinden geldi” dedi.
Gönderdikleri bazı kişilerin Türkiye’ye geri geldiğini ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi: “Biz hemen bilgileri Fransa’yla paylaştık onlar bize hiçbir şey sormadan. Çünkü bu terör üyelerinin yahut yabancı savaşçıların Türkiye üzerinden geçişini bildiğimiz için. Fakat geri gönderdiğimiz kişilerin bazıları bir şekilde Türkiye sınırlarına tekrar geliyor. Peki bu insanlar nasıl geliyor? Bu insanları o ülkeye bilgi vererek geri gönderiyorsunuz ve o şahıslar bazen doğrudan o ülkeden bazen üçüncü bir ülke üzerinden Türkiye’ye geliyor. Bu da düşündürücü. En son geri gönderdiğimiz bir Fransız vatandaşı Fransa’nın bir şehrinde polise saldırdı. Bu şahsı geri göndermişiz, Fransız emniyet güçlerinin bilgisi var, bu şahıs bir kişiye saldırıyor. Bunlarla ilgili tedbirlerin de alınması gerekiyor. Bu konuda tabiî ki Türkiye tedbir almalı. Tedbir alıyoruz, daha fazla almaya çalışıyoruz. Sınır boyunda, istasyonlarda tedbirlerimizi artırıyoruz. Ama hem yabancı savaşçıların geldiği ülkelerle her türlü işbirliğimizi güçlendirmemiz lazım. İstihbarat konusu dahil. Hem de o ülkelerin alması gereken tedbirler var. Schengen ülkeleri içerisinde herkes kimliği gösteriyor ve geçiyor. O ülkelerin de ciddi tedbirler alması lazım. Bu konuda Almanya başta olmak üzere çünkü Almanya yabancı savaşçıların geldiği ülke sıralamasında en üst sıralarda. Bizimde gerekeni yapmamız lazım”
“ERMENİ MESELESİNDE ORTAK BİR KOMİSYON KURULSUN, BİZİM BU KONUDA ÇEKİNCEMİZ YOK”
Çavuşoğlu açıklamasında, “Steinmeier’le Münih’e gitseydik görüşecektik ama olmadı. Sürekli görüşüyoruz. İyi de bir dostluğumuz var. Bugüne kadar Steinmeier’le herhalde en az 6 defa Dışişleri Bakanı olduğum günden beri görüşme imkanım oldu. Bir kere de Berlin’de ziyaret etmiştim. Sık sık telefonla görüşüyoruz. Bazı konularda birbirimize bilgi veriyoruz. Dayanışmamız var. Almanya’nın açıklaması önemli. Ama diğer taraftan bazı politikacılar hatta gerek merkezi gerekse bölge yönetimlerinde Ermeni faaliyetlerini destekleyen bazı somut bulgular görüyoruz. Bundan da doğrusu üzüntü duyuyoruz. Almanya’nın özellikle resmi kaynaklarıyla bu tür çabaları desteklemesi bizim açımızdan doğrusu kabul edilebilir bir durum değildir. Diğer taraftan Almanya’nın özellikle Merkel ve yönetiminin net bir tavır sergilemesi önemli kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Burada biz eskiden beri bunu söylüyoruz. Bu konunun tarihçiler, bilim adamları tarafından değerlendirilmesi gerek. Siyasetçilerin kısıtlı bilgilerle bu konuda yorum yapması bile doğru değil bırakın karar almasını, kısıtlı bilgilerle yorum yapmaması gerekir. Ben 1932-1933 yıllarında Sovyetler Birliği coğrafyasında yaşanan açlıkla ilgili bir rapor yazdım. 10 milyona yakın insan ölmüş. Çoğunluğu da Ukrayna’da ölmüş. Böylesine zor bir rapordu benim için. Dengeli, objektif ve aldığım araştırmalar üzerine yazdım ama bir siyasetçinin tarih üzerine rapor yazması bile çok zor oluyor. Bilim adamlarıyla bir araya geldik. Ukrayna mesela o yıllardaki olaylara da soykırım denmesini istiyordu. Onların oluşturduğu benimle toplantı yapan bilim adamlarından oluşan grubun 3’te 1’i soykırım diyordu, 3’te 1’i hayır diyordu, 3’te 1’i de fikrim yok diyordu. Bilim adamlarının bile zor karar verdiği bir ortamda siyasetçilerin tarihle ilgili karar vermesi yanlıştır”
Siyasilerin sınırlı bilgilerle karar vermesinin yanlış olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Sınırlı bilgilerle ya da hiç bilgi olmadan lobi üzerine karar vermeleri ya da açıklama yapmaları doğru değildir. O nedenle bizde bu işin tarihçilere bırakılmasını istiyoruz ve sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olarak zamanında Ermenistan’a açık mektup gönderdi. Gelin ortak komisyon kuralım. Tarihçiler, bilim adamları herkes içine girsin, arşivler açalım. Üçüncü ülkelerden de bilim adamları gelsin ve o ülkeler de arşivlerini açsın. Yani ABD, Almanya, Fransa hangi ülkede bilgi varsa arşiv açılsın o ülkelerden de bilim adamları gelsin ve çalışmalar sonunda hangi sonuç çıkarsa çıksın biz bunu kabul edeceğiz dedi. Bu kendisine güvenen çağdaş bir ülkenin tutumudur aslında. Almanya’yla da biz bu konuda her zaman çalışma yapabiliriz ama gelin Ermenistan’ı da alalım. Onlardan da bilim adamları gelsin. Ortak bir komisyon kurulsun ve açıklama yapılsın. Bizim bu konuda çekincemiz yok.”