İzmir’de, dört yıl boyunca her gün 100 kilometre yol kat ederek yürüme engelli kızını üniversiteye götüren baba Atilla Sinecen’e, kızının mezuniyet töreninde Yılın Babası plaketi verildi. Bin bir zorlukla tarih bölümünde okuyan kızını mezun eden baba, fedakarlıkta tarih yazdı.
İzmir’in Seferihisar ilçesinde yaşayan doğuştan yürüme engelli 25 yaşındaki Sinem Sinecen, dört yıl önce Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) 2. Öğretim Tarih Bölümünü kazandı. Çocukken geçirdiği ameliyatların ardından güçlükle ayaklarının üzerinde duran Sinem Sinecen’e en büyük destek 66 yaşındaki babası Atilla Sinecen’den geldi. Eski model arabasıyla her gün 100 kilometre yol kat ederek kızıyla birlikte Buca ilçesinde bulunan fakülteye giden baba, akşam saatlerine kadar kızının dersten çıkışını bekledi. Fedakar baba, bazen üşüdü, bazen yağmur altında kaldı, bazen kolu alçılı olmasına rağmen kampus içinde kızını beklemeye koyuldu. Kızı dersteyken kendisine yeni bir ortam oluşturan baba Sinecen, bu süre zarfında kendini kitaplara verdi, üniversitenin fotokopicisi, güvenlikçisi ve kantincisiyle yeni dostluklar kurdu. Baba Sinecen’in emeğini fark eden Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Oktay Gökdemir, Rektör Prof. Dr. Mehmet Füzün’e çağrıda bulunarak babaya plaket verilmesini istedi. Bunun üzerine Rektör Füzün, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abbas Türnüklü ile görüşüp baba Atilla Sinecen için bir plaket hazırlanmasını istedi. Kızının mezuniyet törenine katılan Atilla Sinecen, Yılın Babası unvanıyla sahneye çıkarak Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Yaparel’in elinden plaketini aldı. Plaketin üzerinde “Fedakarlığınızın bir nişanesi olarak fakültemiz en içten takdirlerini sunar” yazısı yer aldı.
KIZI DERSTEYKEN BABA KORİDORLARDA KİTAP OKUDU
Eşi ve kızıyla bu yola baş koyduklarını belirten fedakar baba, yaşadığı dört yılı şöyle anlattı: “Kızımın ayakları üzerine basabilmesi için fedakarlık yapmak gerekiyor. Bunun zorlukları da var. Yolumuz uzak, arabamız eski. Gidiş geliş 100 kilometre yol yapıyoruz. Orada vakit geçirme sorunumuz var. Beni en çok zorlayan konulardan biri bu oldu. Bazen gece 23.00’e kadar dersin uzadığı oluyordu. Kızımı okula getirdikten sonra eve dönemiyordum çünkü onu karşılayacak maddi durumum yok. Bu yüzden kızım okuldan çıkana kadar bekliyordum. Kızım dersteyken koridorlarda kitap okuyordum. Hocalardan kitap talep ediyordum, kütüphaneden kitap alıyordum. Fotokopiciler, kantinci, güvenlikçiler can dostum ve yoldaşım oldu.”
“DAYANMAK MECBURİYETİNDESİN”
Yaptıklarının bir baba olarak normal olduğunu söyleyen Sinecen, “Ben ne yaptıysam evladım için yaptım. Bütün babaların yapması gerektiğine inanıyorum. Kendim için hiçbir şey istemiyorum. Önemli olan evladımın ayaklarının üstüne basabilmesi. Bazen çok karamsar olduğum zamanlar oldu. Üşüdüğüm, hasta olduğum zamanlar oldu ama dayanmak mecburiyetindesin. Ve dayandım” dedi.
“SİNEM KADAR KİTAP OKUMUŞLUĞUM VARDIR”
Kızının eğitim görmesi için bazı zorluklara katlandığını söyleyen Sinecen, “Asansörlere genelde iyi bakım yapılıyor ama nadir de olsa çalışmadığı zamanlar oldu. O zaman üç kat nefes nefese derse çıktığımız zamanlar oldu. Dersi kaçırdığımız zamanlar oldu ama hocalarımızın hepsi anlayış gösterdi. Kızımı derse bırakınca dönüyordum kendi hayatıma. Kendi hayatım upuzun bir hayat. Gündüzüm başka gecem başka. Oturur düşünürüm, okurum. Ne yapabileceksin ki başka? Belki Sinem kadar kitap okumuşluğum vardır. Bu kadar zaman içinde ben de kızım kadar öğrenci oldum” diye konuştu.
“ŞİMDİ DE HAYAT YOLUNDA AYAKLARININ ÜZERİNDE DURSUN”
En büyük isteğinin kızının kendi ayakları üzerinde durması olduğunu ifade eden Sinecen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sinem, ayaklarının üzerine basabilmesi için çeşitli ameliyatlar oldu. Çok sıkıntılı günlerimiz geçti. Artık fiziksel olarak ayaklarının üzerine basabiliyor. Bundan sonra hayat yolunda ayaklarının üzerine basmasını istiyorum. Gözüm açık gitsin istemiyorum. Onun mükemmeliyete ulaşacağına inanıyorum. Sona geldik nihayet. İnşallah bundan sonra yolumuz açık olur. Bana plaket verilmesini beklemiyordum, sürpriz oldu ve çok mutlu oldum. Gururla taşıyacağım. Bu ödülü tüm annelere ve babalara ithaf ediyorum.”
“AİLEM EN BÜYÜK ŞANSIM”
Dört yıl boyunca fedakarlık yapan babasının emeklerini boşa çıkarmayarak başarıyla üniversiteyi bitiren Sinem Sinecen de, sözlerine şöyle devam etti: “Bu yolculukta bana en çok babamın desteği oldu. Annemin desteklerini unutamam. Bizim için tabii ki zor oldu. Uzak yoldan gelip gidiyoruz ve babam orada beni beklemek zorunda kalıyordu. Bazen soğukta, bazen yağmurda, bazen karanlıkta saatlerce beklediği oluyordu. Onun için daha zordu. Ben en azından sıcak sınıflarda oturdum ama o soğuk yerlerde oturdu. Ona teşekkür ederim. Gerçekten ailemin en büyük şansım olduğuna inanıyorum. Herkes benim sahip olduğum şansa sahip değil bu dünyada.”
“AZMİN YAPAMAYACAĞI HİÇBİR ŞEY YOK”
Babasının sağlık problemleri olmasına rağmen yılmadan kendisini okula götürdüğünü anlatan Sinecen, şunları söyledi: “Babam ameliyat geçirdi ve ona rağmen beni okula götürüp getirdi. Kolu alçılıyken bile bunu yaptı. Biz aslında ailecek bir takımız. Ailecek yapılan bir özveriydi. Ben de gerekli özveriyi sağladığımı düşünüyorum. En azından sorumluluklarımın bilincinde oldum. Önemli olan; çalışmak ve yapabileceğine inanmaktır. Eğer yapabileceğinize inanırsanız her şeyin üstesinden gelirsiniz. Engelli olmak bir şey değiştirmiyor. Gerçekten okumak isterseniz azmin yapamayacağı hiçbir şey yok.”
“BABAM SINIFTAN BİRİ OLDU”
Dört yıllık zorlu yolda sınıf arkadaşları, üniversite yönetimi ve hocalarının kendisine büyük destek olduğunu kaydeden Sinecen, şöyle konuştu: “Arkadaşlarım ilk başta yadırgadı. Sonuçta sınıfa babasıyla gelen bir kız. Ama sonra babam sınıftan biri gibi oldu. Hatta babamın tarihe olan hakimiyeti onları şaşırtmıştı. Sınıf arkadaşlarımın bana desteği ve katkısı tartışılmaz. Özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi yönetimine ve hocalarına çok teşekkür ediyorum. Babama plaket verildiği için çok mutluyum. Aileme sonsuz teşekkür ederim. Dokuz Eylül Üniversitesi yönetimine sonsuz teşekkür ederim, hocalarıma teşekkür ederim. Umarım herkese örnek olur ve imkansız diye bir şey olmadığını görürler.” Öncelikli amacının bir iş bulmak olduğunu belirten Sinecan, en büyük hayalinin yazdığı bilim kurgu kitabını yayınlamak olduğunu sözlerine ekledi.