SANKO Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Bakır, kanserden korunmak için öncelikle kanser yapıcı etkenlerden uzak durulması gerektiğini belirterek, “Diğer önemli faktör olan erken teşhisi de dikkatten kaçırmamalıyız” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Bakır, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, kanserin, vücut hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde üreyerek, komşu dokuları işgal etmesi (invazyon) veya kaynağını aldığı organdan daha uzak bir yere lenf yoluyla yayılması (metastaz) ile oluşan bir hastalık olduğunu söyledi.
“Kanser hücresinin büyümesini ve çoğalmasını kontrol eden hücre genlerinin mutasyonu (değişimi) veya anormal aktivasyonu sonucunda ortaya çıkmaktadır” diyen Yrd. Doç. Dr. Bakır, şöyle devam etti:
“Anormal genlere ‘onkojen’ adı verilir. Kanser potansiyeli olan hücreler bulunduğu dokudan tamamen farklı yeni bir hücre olacak şekilde bozularak, kanser hücresine dönüşür. Bir kanser hücresi oluştuğunda, vücudumuzun bağışıklık sistemi bu yabancı hücreyi tanır ve parçalar.
Bu sayede vücutta oluşan binlerce kanser hücresi bağışıklık sistemi tarafından yok edilir. Bağışıklık sisteminin etkinliği bozulduğunda ise kanser hücreleri çoğalarak vücutta yıkıma neden olur. Sadece o dokuyla sınırlı kalmayıp, komşu dokulara da yayılırlar. Kan ve lenf dolaşımı yoluyla vücudun ilgisiz bölgelerine taşınabilirler.”
KANSERİN NEDENLERİ
Yrd. Doç. Dr. Bakır, X ışınları, gama ışınları radyoaktif maddelerden yayılan partikül radyasyonları ve ultraviyole ışınları gibi iyonize edici radyasyonların, DNA zincirlerini kopararak mutasyona neden olduğuna vurgu yaptı.
Anilin boyaları, sigara dumanındaki kimyasal maddeler, asbest, silika tuzları, kömür ve alçı tozu gibi kimyasal maddelerin, gen mutasyonuna neden olduklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Bakır, “Fiziksel olarak bazı tahriş edici maddeler de kanser neden olmaktadır. Dudak ısırma, saçla oynama, ben (nevus) koparma, yara kabuklarıyla oynama, bazı tahriş edici gıdaların aşırı ve sık tüketimi sayılabilir” diye konuştu.
Birçok ailede kansere yakalanmaya karşı güçlü bir eğilim bulunduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Bakır, iyi huylu ve kötü huylu tümörleri şöyle açıkladı:
“İyi huylu (benign) tümörler kanser değildir. Komşu bölgelere yayılmazlar. Sınırları belirgindir. Tamamen çıkarıldıklarında genellikle tekrarlamazlar. Kötü huylu (malign) tümörler ise ’kanser’ olarak adlandırılırlar. Komşu organ ve dokulara yayılırlar. Sınırları belirsizdir. Malign tümörleri oluşturan hücreler o kadar farklılaşmışlardır ki, orijinlerinin ne olduğunu söylemek imkansızdır. Lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılırlar.”
SIKLIKLA NERELERDE GÖRÜLÜR VE BELİRTİLERİ
Kadınlarda en çok meme, rahim ve kalın bağırsak kanseri, erkeklerde ise en çok akciğer, prostat, mide ve kalın bağırsak kanserleri görüldüğüne işaret eden Yrd. Doç. Dr. Bakır, tüm kanserlerin yüzde 16’sı ve tüm kanser ölümlerinin yüzde 28’inin (erkeklerde yüzde 35, kadınlarda yüzde 19) akciğer kanseri kaynaklı olduğunu kaydetti.
Akciğer kanserinin büyük oranda sigara kullanımı ile ilişkili olduğu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Bakır, kanserden kaynaklanabilecek belirtileri şöyle sıraladı:
“Vücudun herhangi bir yerinde nedensiz bir şişlik, ses kısıklığı veya belirli bir sebebi olmayan öksürük, göğüs ağrısı, yutma güçlüğü ve hazım bozukluğu, kol ve omuz ağrısı, kemik ağrısı, kilo kaybı, ani zayıflama ve iştahsızlık, baş ağrısı, sarılık, iyileşmeyen yaralar, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik (ishal ya da kabızlık), vücut deliklerinden kan veya anormal sıvı gelmesi (makat veya rahimden gelen anormal kanama veya akıntı), ben ve siğillerde görülen anormal değişmeler, koyulaşma.”
KANSERDEN KORUNMA VE TEDAVİSİ
Kanserden korunmanın başlıca iki yolu bulunduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Bakır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kanser yapan etkenlerden kaçınma (sigara, fazla yağ tüketimi, kirli hava, kötü yaşam koşulları, kömür tozu, aşırı alkol tüketimi, metil akrilat buharı, asbest, silikon, alüminyum alçı tozları, zararlı ışınlar, kimyasal maddeler, vb). Kanserden korunmada çok önemli diğer faktör ise erken teşhistir. Kanser ne kadar erken teşhis edilirse, tedavisi de o düzeyde başarılı olur. Kanser belirtilerinden herhangi biri görüldüğünde, hiç çekinmeden doktora görünmek hayat kurtarır.
Her şeyden önce hastalıkların tedavisinde esas rolü, vücudun bağışıklık sistemi üstlenmektedir. Bağışıklık sistemini zayıflatan etmenlerin ortadan kaldıran kaldırılması tedavinin ilk basamağıdır. Kanser tedavisini cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi başlıkları altında değerlendirebiliriz. Cerrahi müdahalede kanserli doku ve çevresindeki bir miktar sağlıklı doku çıkarılır. Radyoterapi ışın tedavisi, kemoterapi ise kanser hücrelerini öldüren ilaçların kullanılmasıdır."