Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, her hafta farklı bir yargı krizi ile uğraşmak zorunda kaldıklarını belirterek, “İyi bir ekonomi için her türlü ideolojiden arındırılmış bir yargıya ihtiyaç var” dedi. Babacan, BM Güvenlik Konseyi’nin artık çözüm üretemediğini de ifade ederek, G-20’nin siyasi konulara girmesini istediklerini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Swiss Otel’de düzenlenen “Forum İstanbul 2015”in açılışına katıldı. Forumun açılış konuşmasını yapan Babacan, 2015 yılının Türkiye açısından önemli bir yıl olduğunu ifade ederek, “Bu yıl genel seçimlerin yapılacağı bir yıl. Bir bakıma 2019’a kadar Türkiye’nin haritası bu yıl çizilecek. Öte yandan G-20’ye başkanlık yaptığı bir yıl” dedi.
“G-20’NİN SİYASİ KONULARA GİRMESİNİ İSTİYORUZ”
“G-20 demek dünya nüfusunun 3’te ikisi demek” diyen Babacan şunları söyledi: “G- 20, 19 ülke ve AB’den oluşuyor. Dünya Ticaretinin yüzde 75’inden, Dünya ekonomisinin yüzde 80’inden söz ediyoruz. Yani temsil gücü çok yüksek. Bu güçlü temsil G- 20’yi siyasi meşrutiyet zemininde kuvvetli bir yapı haline getiriyor. G-20’de mutabakata varılan bir konunun dünya geneline yaygınlaşması çok kolay. 20 üyeli yapı rahat tartışmalı bir alan bulabilir. Biz aslında G-20’nin siyasi konulara girmesini istiyoruz. Dış Politika ve uluslararası güvenlik meseleleri gibi pek çok konuşmalıdır, tartışmalıdır.”
Babacan, bu önerilerine bazı ülkelerin BM’nin gücünü zayıflatacak endişesi ile karşı çıktığını belirterek, konuyla ilgili bir durumu da katılımcılarla paylaştı. Söz konusu önerilerine şiddetle karşı çıkan bir ülkenin dönem başkanlığında bir akşam yemeğinde sadece Suriye krizi konuşulduğunu da ifade eden Babacan, “Bu bir ihtiyaç. Dünyadaki insani krizlere BM’nin çözüm üretmediği bir dönemde G-20’nin bu boşluğu doldurması lazım’’ diye konuştu.
“EKONOMİDE BAŞARININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ İÇİN SİYASİ İSTİKRAR ÇOK ÖNEMLİ”
Türkiye’nin son 12 yılında yaşadığı ekonomik gelişmelerin tarihi nitelikte olduğunu ifade eden Babacan, “Siyasi istikrarı önemsiyoruz. Ama bu istikrarın kaynağının mutlaka demokrasi olması gerektiğini düşünüyoruz. Çoğulcu bir demokrasiye dayanan bir istikrar. Temel hak ve özgürlüklerde en ileri seviyeye ulaşan bir istikrar seviyesi. İstikrar, güçlü bir Demokrasiye dayanıyorsa sürdürülebilir bir istikrardır. Bu ekonomi içinde olmazsa olmazdır. Ekonomide başarının sürdürülebilirliği içinde siyasi istikrar çok önemlidir. Gücünü iyi bir Demokrasiden alan istikrarın üzerine inşa edilmiş iyi bir program ancak Türkiye’yi ileri götürür. Bunların farkındayız. Önümüzdeki dönem için hazırladığımız tüm programlarda bunlar var” dedi.
“İYİ BİR EKONOMİ İÇİN HER TÜRLÜ İDEOLOJİDEN ARINDIRILMIŞ YARGIYA İHTİYAÇ VAR”
Ali Babacan, önceki gece bir mahkemenin paralel yapı iddialarına ilişkin tutuklanan yaklaşık 70 kişinin tahliyesine karar vermesi ve sonrasında yaşanan sıkıntılara atıfta bulunarak, iyi bir ekonomi için her türlü ideolojiden arındırılmış bir yargıya ihtiyaç olduğunu söyledi. “Türkiye’nin mutlaka iyi işleyen bir yargı sistemine ihtiyacı var. Hukuk güvenliği olmazsa olmaz bir unsur. Gerçek anlamda işleyen bir hukuk devleti olmadan ileri bir ekonomi mümkün değil” diyen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlam bir hukuk sistemine sahip olduktan sonra anca Demokrasi sıhhatli bir şekilde işleyebilir. Aksi halde yol kazaları yaşanabilir. Yaklaşık 10 gün önce açıkladığımız yargı sistemi Türkiye için önemli. Hızlı, tutarlı ve güvenli kararlar alan bir yargı sistemi. Bağımsız çalışan ancak bağımsız olduğu kadar tarafsız işleyen bir yargı sistemi. Hiçbir etki altına kalmadan. Falanca yapıymış şucuymuş, bucuymuş, bunların etkisi altında kalmadan sadece Uluslararası evrensel hukuk normları, Anayasa’yı ve kendi yasalarımızı baz alan bir yargı sistemi. Bunu gerçekleştirdiğimiz zaman sağlam Demokrasinin de sağlam ekonominin de temellerini atmış oluruz.”
“HER HAFTA FARKLI BİR YARGI KRİZİ İLE UĞRAŞMAK ZORUNDA KALIYORUZ”
Her hafta yeni bir yargı krizi işle uğraşmak durumunda kaldıklarını aktaran Babacan “Şu an sıkıntılarımız var. Her hafta farklı bir yargı krizi ile uğraşmak zorunda kalıyoruz. Böylesine sıkıntılı bir yargı yapısıyla ileri bir ekonomimizin olması mümkün olmaz. Her türlü ideolojik ya da farklı perspektiflerden arındırılmış evrensel normlara uygun bir yargı sistemini inşa etmemiz son derece önemlidir” şeklinde konuştu.
“GÜVEN VE İSTİKRAR BOZULURSA MEVCUT REFAH SEVİYESİNİ KORUMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Bankaların toplam mevduatının yüzde 121’i kadar kredi kullandırmış durumda olduğunu söyleyen Babacan, “Bankalar yurt dışından aldıkları borcu da kredi olarak kullandırmış durumda. Sokaklarda gördüğümüz lüks otomobiller, ya da lüks rezidanslar, AVM’ler varlık olarak elimizde ancak bunun yanında bir dış borç var. Dolayısıyla iç tasarrufları arttırmamız lazım. İç tasarruflara dayanmayan bir büyüme modeli, dış tasarrufları sürekli olarak ülkeye cezp edilmesini mecbur kılan bir büyüme modeli haline getiriyor. Bunu fiilen yaşıyoruz. Türkiye’nin dış tasarrufları cezp etmeye devam etmesi olmazsa olmaz bir şart. Mevcut refah düzeyimiz korumak ve arttırmak istiyorsak Türkiye’nin sürekli olarak yeni finansman girmesi gerekiyor. Buda istikrar ve güvenle olur. Güven ve istikrar varsa dış tasarruflar Türkiye’ye gelmeye devam eder. Güven ve istikrar bozulursa mevcut refah seviyesini korumak mümkün değil” diye konuştu.