200 yataklı hastane…
ATAKUM Belediye Başkanı İshak Taşçı’nın heyecanını anlayabiliyorum..
Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının 200 yataklı bir hastaneye dönüştürülebilmesi için
çalışma başlatılmış..
Atakum’da böyle bir hastaneye ihtiyaç var mı ?..
Var..
Yakışır mı?..
Yakışır..
Yapılırsa, Atakum’a kazandırılırsa ilk tebrik edenlerden olurum Taşçı’yı..
Amma!...
Hastaneyi sadece bina olarak yapmak..
İçine müştemilatı doldurmak.
Doktorunu, idarecisini, hemşiresi, görevlisini temin etmek oranın sağlık hizmeti verecek bir
Yer olmasına yeter mi?..
Yetmez!..
Niye yetmez söyleyeyim..
Samsun, bir Sağlık Kenti olarak lanse ediliyor..
Gerek kamu, gerekse özel teşebbüs ile kentte sağlık alanında bir canlanma olduğu doğru..
Hatta metropol kentlerdeki önemli sağlık kuruluşlarının Samsun’da şubeleri olduğu da doğru.
Hani, şu okuduğunuzda isimlerine dahi güven duyulanlar var ya, onları kast ediyorum..
Peki, oralarda kimler görev yapıyor.
Daha önce Samsun hastanelerinde görev yapan sağlık personeli.
Hastanenin adı şu olmuş, bu olmuş fark etmiyor yani!..
Önemli olan hizmetin kalitesi ve hastaya, insana verilen değer!!
O var mı, bence önemli olan o!.
Bakın çok canlı bir örnek anlatayım size.
Tansiyon problemi yaşıyor anam.
Ve iki gün üst üste hastaneye kaldırmak mecburiyetinde kaldık.
Yüzü sapsarı, ayakta durmaya mecali olmayan anamla girdik Acil’e.
Ne beklersiniz?..
Önce hastayı kucaklarlar değil mi?..
Yok, önce cüzdan..
Kayıt, küidat!..
Hasta beklese de olur!..
Ben beklemedim ama!..
Patladım;
“Bunları nasıl olsa yaparsınız, önce hastayla ilgilenseniz ya!”
Bankodaki sarışının böyle bir düşüncesi yok!..
Çünkü aklında “Önce insan” yok!..
Ben olmasam, sen olmasan, anam olmasa, hasta dolmasa senin orada işin ne kızım!.
İşte onun için sevgili İshak Taşçı;
Doğru düşünmüşsün, Atakum’a böyle bir hastane lazım..
Çabana alkış..
Lakin,..
Hastane olmuş.
200, 500 yataklı olmuş!
İçine doktor, hemşire, hizmetli dolmuş..
Ama hastaya insan gözüyle, nimet gözüyle bakılmıyorsa, bana ne!..
“Yok, orası öyle olmayacak!” diyorsan..
Benden sana kocaman bir alkış…