Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz, Çin’in, Doğu Türkistan Türkleri’ne eğitim ve din konusunda baskı yaptığını söyledi.
Coğrafi konumu, doğal yapısı, yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları bakımından stratejik öneme sahip olan Doğu Türkistan’da 30 milyon Müslüman Türk, insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya bulunuyor.
Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezinde düzenlenen programda, Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz, Doğu Türkistan’ın dünü ve bugünü hakkında bir konuşma yaptı. Cengiz, 1949’dan bu yana Çin egemenliği altında özerk bölge statüsünde yönetilen Doğu Türkistan’da; her alanda eşitsizlik ve adaletsizliğin sürdüğünü belirterek şöyle konuştu: “Nükleer denemeler ve çevre kirliliği, Planlı Çinli göçmen akımı, Doğum yasağı, Mecburi kürtaj ve kısırlaştırma, İzinsiz organ alımı ve ticareti, Keyfi tutuklama ve yargısız infazlar, Uyuşturucu, içki kullanımı ve teşviki, Dini inançlara baskı ve yasaklar, Kendi dilinde eğitim, Irk ayrımcılığı gibi hak ihlalleri yaşanmaktadır.”
Çin’deki bu sorunların planlı olarak devam etmesi, bölgede huzursuzluğa, halkın tepki göstermesine ve keyfi baskılara neden olduğunu anlatan Cengiz, şunları söyledi: “Çıkan olaylar, bölgede huzur ve istikrarı tehdit etmenin ötesinde, soydaşlarımızın milli ve dini kimliklerine darbe vurmakta, keyfi kararlarla binlerce masum gencimiz tutuklanmakta, halkımız sindirilmek istenmektedir. Bölgede, Çin Anayasasında ve Özerklik yasalarında verilen hak ve hukukları görmezden gelen, keyfi bir yönetim anlayışı olduğu görülüyor. Bölgenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarından şahsi çıkar sağlamak isteyen gruplarca, bölgede tansiyonun sürekli yüksek olması isteniyor. Dolayısıyla bölgede askeri yönetimin olması bu çıkar gruplarının da işine geliyor. Bölgede huzur ve istikrarın olmasını istemeyen başta ABD olmak üzere küresel dış gruplar da var.”
Ekonomik zenginlikleriyle Çin Halk Cumhuriyeti’nin yüzde 25’ini besleyen Doğu Türkistan’ın her bakımdan hem Çin’in geleceğini hem de Türkistan Cumhuriyetleri’nin geleceklerini yakından ilgilendirdiğini anlatan Cengiz, “Şu bir gerçek ki, Çin küresel lider olmak istiyorsa, Türkiye ile sorunsuz bir stratejik ortaklık kurmayı arzu ediyorsa, Türk Cumhuriyetleri huzurlu bir gelecek istiyorlarsa el birliği ile Doğu Türkistan Sorununa bir çare bulmak, çözüm üretmek durumundadır. Bölgede huzur ve istikrar isteniyorsa, Doğu Türkistan halkının insani ve yasal talepleri karşılanmalı ve bu hususlarda Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti’nin talep ve önerileri dikkate alınmalıdır” dedi.
"TÜRKİSTAN TARİHİ TÜRK YURDUDUR"
Sürgündeki Doğu Türkistan Parlamentosu Başkanı Prof.Dr. Sultan Mahmut Kaşgarlı da, 1949 yılından bu yana yaklaşık 30 milyon soydaşımızın yaşam mücadelesi verdiği, Türkiye’nin iki buçuk katı büyüklüğündeki Doğu Türkistan’ın stratejik bakımdan Asya’nın kalbi konumundaki tarihi Türk yurdu olduğunu söyledi.
Çinliler tarafından “Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi” olarak adlandırılan Doğu Türkistan’da 1863, 1933 ve 1944 yıllarında olmak üzere üç defa bağımsız Devletler/Cumhuriyetler kurulduğunu anlatan Kaşgarlı, “Petrol, Uranyum, Volfram, Kömür, Tungsten, Altın, Bakır gibi önemli ve zengin kaynaklara sahip olan bu Türk Bölgesi, Çin’in karadan batıya açılan tek kapısıdır. Doğu Türkistan; bu stratejik konumu ve kaynaklarından dolayı, her türlü insan hak ve hukukları ihlal edilmek suretiyle bölgenin Çinlileştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu maksatla her yıl on binlerce Çinli bölgeye yerleştirilmekte, yeni Çin yerleşim birimleri kurulmakta; doğum kontrolü, mecburi kürtaj gibi yöntemlerle Türkler sindirilmektedir. Hedef, Doğu Türkistan üzerinden Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine sıçramak ve buradan da Türkiye üzerinden batıya açılmaktır. Dolayısıyla bu ana hedefe ulaşmada Doğu Türkistan’ın rolü Çinliler açısından son derece önemlidir. Türkiye küresel güç olmak istiyorsa mağdur ve mazlum Doğu Türkistan davasına sahip çıkmak durumundadır” diye konuştu.